Soğuk ve karlı bir kış
gününde, iki rahibe yoksullara yiyecek toplamak için büyük bir kızak ile
kasabadaki evlerin kapısını çalıyordu. Tahta parçaları ve kapının yanında duran
süpürgeden de anlaşılacağı üzere, kasabadaki evlerden birinin arka kapısını
çalmışlardı. Onları elinde bir tepsi ekmek bulunan, hizmetçi kıyafetli iri bir
kadın karşıladı. Kapıyı çalan rahibe ise fakirlere yardım topladığını söyleyerek, yardım
etmeleri için onlara elindeki çuvalı uzattı. Evin hizmetçisi olan bu kadın ise
sıcaklığı ve mis gibi kokusu ile muhtemelen fırından yeni çıkardığı ekmeklerden
birkaçını elindeki büyük tepsiden tabak yardımı ile rahibenin elinde tuttuğu
çuvalın içine koydu. Bu esnada evin iri hizmetçisinin arkasında, ondan kısa olduğu
için parmaklarının ucuna basarak olan biteni seyretmeye çalışan bir kız belirdi.
Muhtemelen hizmetçinin kızıydı, çünkü tıpkı iri hizmetçi gibi kızıl saçları ve
hizmetçinin neredeyse kopyası olan yüz hatlarına sahipti. Kız rahibelerin ne
istediğine ve ne yaptıklarını anlamaya çalışırken, taşıdıkları kızak dikkatini
çekmişti. Kızakta birçok kış sebzesi, içinde muhtemelen çorba olan bir kazan ve
ekmek dolu bir çuval vardı. Yoldaki izler ve kızağın doluluğu bu eve gelmeden
önce başka evlere de rahibelerin uğradığını gösteriyordu. Bütün bu olaylar
gerçekleşirken soğuktan ve yorgunluktan bitap düşmüş kızağın başında duran
diğer rahibe ise soluklanırken, hizmetçi ve arkasındaki kıza bakıyordu. Hava soğuktu
ve uğrayacakları daha çok ev vardı, ancak bu çilenin hepsi ekmek bile
alamayacak fakirler içindi.