Kar yağışı yüzünden kapalı ve gri bir hava vardı. Sınıfın
içine giren gri ışıklar duvarın yanındaki sıraya oturan Cem'e vuruyor ve
gölgesini duvara yansıtıyordu. Cem, kahverengi saçı ve sakalı birbirine
karışmış hafif tombul, beyaz yüzlü biriydi. Üzerinde lacivert kapüşonlu,
kırmızı bir kazak vardı. Oturduğu sandalyenin üzerinde ise asmış olduğu mavi
kalın bir mont vardı. Öne eğilmiş, telaşla ikiye katlamış olduğu beyaz kâğıda
bir şeyler yazıyordu. Yazı yazarken kolunun hareketi yüzünden sırtı sık sık
montuna çarpıyor ve kalın monttan hışırtılar çıkmasına sebep oluyordu. Ancak bu
sesler Cem’i rahatsız etmiyor olacak ki montunu yanında duran boş sıraya
koymuyor, yazmaya devam ediyordu. Cem disiplinli biriydi ve hiçbir ses veya
eşya onu yazarken rahatsız edemez, dikkatini dağıtamazdı. Sırf bu sebeple
sınıfta tek başına oturan tek kişiydi.